Bilgi Sitesi
  Üyeler
 
Elif ile Fırat Puslu bahar sabahı, çayırlara çiğ düşer Sevda iğri iğridir, yüreklere çığ düşer Papatyalar salınır, gelincikler havalı Yağız delikanlılar hep Elif’e sevdalı Elif güzel bir kızdır, anasından irice Aşkın gözü görmüyor damarlardan girince Garib’in oğlu Fırat, Elif’e sevdalıydı Mahmut, Mehmet ve Murat Fırat’tan havalıydı Fırat süklüm püklümdü, buruşuktu gömleği Tek kazanç kapısıydı alın teri, emeği Mahmut mirasa konmuş, Mehmet hazine bulmuş Muratsa mutluluğu meyhanelerde bulmuş Elif bir yaprak gibi gittikçe sararmıştı Mahmut, Mehmet ve Murat içini karartmıştı Mahmut Mehmet’e düşman, Mehmet Murat’a kinli Fırat konu olunca her üçü de temkinli Elif rüya görürdü Fırat ile el ele Fırat bunu bilirdi rakipleri nafile Ayın şavkı vururdu Elif’in yanağına Elif haber salardı Fırat’ın ocağına Derken haber duyuldu, Elif gelin oluyor Fırat’ın ocağına devlet kuşu konuyor Mahmut, Mehmet ve Murat haberi duyar duymaz Öfke ile kalktılar, gayrı dur diyen olmaz Düğün hazırlıkları çoktandır başlamıştı Fırat gelin evinde bu işten hoşlanmıştı Elif gelinliğiyle prova yapıyordu Fırat’ın bacıları saçların tarıyordu Derken kapı çalındı üç çılgın kapıdaydı Yüreklerde şefkat yok, kinleri namludaydı Derhal kapı açıldı Fırat göründü önce Namlular yöneltildi bu delikanlı gence Elif hava kokladı, bir terslik var anladı Üstünde gelinlikle dışarıya fırladı Fırat gençsin dur hele, bu kadar cesur olma Demir leblebilere yumrukla karşı koyma Mahmut, Mehmet ve Murat tetiğe birden bastı Fırat kanlar içinde, çığlık göğe ulaştı Elif koştu Fırat’ın üzerine kapandı Kan bulaşan gelincik, dudağında son andı; Döndü o üç katile vurun dedi beni de Ben size haram oldum, Fırat benim öte’de Sizin yüreğinizde sevgi yerine kan var Namlunuz ucunda bir değil iki can var Vurun dedim beni de ben gitmek istiyorum Yarın düğünümüz var yetişmek istiyorum Gözü yaşlı gelincik göğe yöneldi baktı Bir yıldız vardı orda, Elif’e gamze çaktı Elif güzel Elifcik yüzünde tebessümle Terk edip gittin bizi melekler eşliğinde
Kullanıcı adı:
Şifre:
Yolcu bir alınyazısı saklıydı bende anam gül kokusu bohçalardı yasaktı başa vuran sevdalar yazgım amansız bir seyrüseferdi kandım tasımı mehtaba ve içtim incir sütü değdi dudaklarıma buladım soğuk küllere sığ nefesimi damarlarımı yırtıyordu albatros çığlıkları biliyordum farkım yoktu benim de baharatlı taşlıkta çürüyecek nefesim titrek ellerin efsunlayacak bedenimi martı yaraları geçecek avuçlarımdan rençperler taşımayacak günahlarımı nar çiçekleri taşıyacak, ne ilginç çöz çözebilirsen büyüsünü çiçeklerin sarı bir gül gönder yalnızlığıma kara bir şimendifer türküsü söyle gün gelecek kesilecek sirenler gölgende soluklayacak ruhum sırtımda yamalı bohçam yüküm parmak uçlarımda ardıma bakmadan gidiyorum
 
  Bugün 2 ziyaretçiKişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol